Muhammed el-Tus, Gazze'deki ateşkes anlaşması çerçevesinde Hamas ile Siyonist rejim arasındaki esir değişimi kapsamında serbest bırakılan Filistinli mahkumlar arasındaydı. İsrail işgal hapishanelerinde onlarca yıl tutsak kalan el-Tus, 40 yıl boyunca mahkum kalan en eski Filistinli esir olarak kabul ediliyor.
Muhammed el-Tus, 1958 yılında Batı Şeria'da, Beytüllahim'in güneyinde yer alan Ceb'a şehrinde dünyaya geldi. Bu köyün geçmişi 1800 yıl öncesine dayanıyor. Deniz seviyesinden 668 metre yükseklikte bulunan Ceb'a köyü, 1948'de işgal edilen topraklarla sınır hattında yer almaktadır. Ceb'a şehri, kuruluşundan bu yana sürekli Siyonist saldırılara ve baskılara maruz kalmıştır. İşgalciler, köyün topraklarını sistematik olarak gasp etmekte ve Siyonist yerleşim birimleri inşa etmeye devam etmektedir.
Muhammed el-Tus, ilk eğitimini kuşatma altındaki bu köyde aldı ve ortaöğrenimini Halhul’daki bir okulda tamamladı. O dönemde, Haziran 1967 Savaşı'nda Arapların Siyonist rejime yenilmesinin ardından ailesiyle birlikte Ürdün'e göç etmek zorunda kaldı ancak iki ay sonra Batı Şeria’ya geri döndüler.
Muhammed el-Tus’un hapishanede yazdığı "Ayn el-Cebel" kitabı, hayat hikayesini ve ekibinin gerçekleştirdiği fedai operasyonlarını anlatıyor. Bu operasyonlarda ekibinin tüm üyeleri şehit olurken, kendisi yıllarca esir kalmıştır.
Direniş Dolu Bir Hayat: Filistin'in En Eski Esiri
Muhammed el-Tus, 1970 yılında, henüz 14 yaşındayken El-Fetih Hareketi'ne katıldı ve direniş faaliyetlerine başladı. 1983 ile 1985 yılları arasında, kendisine bağlı grup, Siyonist işgalcilere karşı birçok önemli operasyon gerçekleştirdi. Filistin'in en uzun süre esir kalan mahkumu olan Muhammed el-Tus, 17 Ekim 1970'te, henüz 14 yaşındayken işgalci Siyonist güçler tarafından ilk kez tutuklandı. 1975 yılında bir kez daha tutuklandı ancak 27 Haziran 1975'te hapishaneden kaçmayı başardı. Bunun üzerine işgal güçleri tarafından aranıyordu. Daha sonra 1981, 1982, 1983 ve 1985 yıllarında toplam dört kez daha tutuklandı.
7 Ekim 1985'te İsrail askerleri, Ürdün sınırına yakın bir bölgede Muhammed el-Tus'un bulunduğu noktaya pusu kurdu. Uzun süre süren bir takip sonrası, işgalci orduya ait savaş uçakları Muhammed el-Tus ve grubunun bulunduğu araca ateş açtı. Grubun tüm üyeleri şehit edilirken, yalnızca Muhammed el-Tus ağır yaralı olarak kurtuldu.
İsrail askerleri, ağır yaralı olan el-Tus'u feci şekilde darp etti ve işkenceye maruz bıraktı. Kan kaybı içinde olan el-Tus, 10 gün boyunca sorgulandı ve ardından çok daha ağır işkencelerin uygulandığı başka bir merkeze sevk edildi.
Tam 6 ay boyunca kimse Muhammed el-Tus'tan haber alamadı. Ailesi, öldüğünü düşünerek onun için cenaze töreni düzenledi. İşte bu nedenle kendisine "Yaşayan Şehit" unvanı verildi.
Muhammed el-Tus, El-Fetih Hareketi'ne üye olmak ve işgal karşıtı direniş operasyonlarına katılmakla suçlanıyordu. Ancak mahkemeye çıkmayı veya suçlamaları kabul etmeyi reddetti. Bunun üzerine, Siyonist rejimin askeri mahkemesi tarafından defalarca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İsrail hapishanelerinde kaldığı süre boyunca işgal karşıtı direniş faaliyetlerine aktif olarak katıldı ve birçok kez açlık grevlerine öncülük etti. Bu mücadelesi, Filistinli esirler hareketinin liderlerinden biri haline gelmesini sağladı.
Muhammed el-Tus'un eşi Amine el-Tus, yıllarca eşinin serbest kalacağı umudunu taşıdı ve Filistinli esirleri desteklemek için düzenlenen tüm etkinliklerde yer aldı. İşgal güçleri, Muhammed el-Tus'un ailesine sürekli baskı uyguladı ve evini üç kez yıktı. Ayrıca, Temmuz 2022'de kız kardeşinin cenaze törenine saldırarak yas tutan aile üyelerine müdahale etti.
Ancak en büyük trajedi, Muhammed el-Tus'un isminin her seferinde esir takası anlaşmalarında serbest bırakılacak kişiler listesine alınmasına rağmen, işgalci rejimin son anda onun serbest bırakılmasını engellemesi oldu.
Muhammed el-Tus, Oslo Anlaşması'ndan önce tutuklanan ve hala İsrail hapishanelerinde kalan 23 Filistinli esirden biridir.
Muhammed el-Tus, hapishane parmaklıkları ardında iki kitap kaleme aldı. Bu kitaplardan biri, hayat hikayesini, işgal karşıtı direniş operasyonlarına katılımını ve Filistin meselesi ile Arap dünyasındaki gelişmelere dair görüşlerini içeriyor. Bu eser, 2021 yılında "Ayn el-Cebel" (Dağların Gözü) adıyla yayımlandı.
Diğer kitabı olan "Tatlilar ve Acılar", onun hapishanedeki günlük anılarından oluşmaktadır ve 2023 yılında yayımlanmıştır.
yorumunuz